18- İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sebebi ile SGK Tarafından Açılacak Rücu Davalarında, Kişilerin Kusurlu Olması Yeterlidir, Kast’ın Varlığına Gerek Yoktur. (Yargıtay 10 HD 2018/7382)

  • Oluşturulma Tarihi : 2019-08-05 16:04:01
  • Son Güncelleme: 2019-08-05 16:04:01
  • Yazar/Hazırlayan: Yargıtay 10 HD 2018/7382
  • Yükleyen: Yalçın KILIÇ
  • Doküman No: 016062
  •    1636
  •    20
  •    1
  •    0
  •    https://isg.email/wNZ8jh

 

Yargıtay 10 HD 2016/2976 E.  ,  2018/7382 K., 02.10.2018

Yargıtay Kararının Net Anlaşılması İçin Bazı Önemli Önbilgiler:

5510 s. Kanun Madde 3’te “Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kolları”nın neler olduğu yazılıdır. Buna göre iş kazası ve meslek hastalıkları Kısa Vadeli Sigorta Koluna alınmıştır. Diğer sebeplerle (örneğin trafik kazası, cinayet, hastalık, ya da normal bir şekilde) oluşacak malûllük, yaşlılık ve ölüm halleri ise Uzun Vadeli Sigorta koluna alınmıştır.

Hastalık, malullük, ya da ölümün, üçüncü kişilerin kusuru ya da kastı sebebi ile meydana gelmesi halinde, Kurum tarafından açılacak rücu davaları, Kurumun hak sahiplerine yaptığı ödemenin hangi sigorta kolundan yapıldığına göre şekillenmektedir.

Kanunda Kısa Vadeli Sigorta Kolları ile ilgili hükümler Üçüncü Bölümde Madde 13-24; Uzun Vadeli Sigorta Kolları ile ilgili hükümler Dördüncü Bölümde Madde 25-42 düzenlenmiştir.

Bu bölümler içerisinde de rücu ile ilgili hükümler madde 21 ve 39’da geçmektedir.

Bu kapsamda;

İş kazası ya da meslek hastalığının üçüncü kişinin kusuru ile meydana gelmesi halinde Kurum tarafından rücu davası açılabilmesi için Madde 21/4’e göre, “üçüncü kişinin kusuru” yeterli görülürken;

Uzun vadeli sigorta kollarından (normal sebeplerle, trafik kazası, cinayet, hastalık vb nedenlerle ölüm ya da maluliyet halinde) hak sahiplerine yapılan ödemeler için, üçüncü kişilere rücu davası açılabilmesi için, Madde 39’a göre KAST gerekmektedir. Yani, üçüncü kişilerin bilerek ve isteyerek ölüm ya da maluliyete sebep olması, Kurumca rücu davası açılabilmesi için gerekli koşul olarak karşımıza çıkmaktadır.

Söz konusu mahkeme kararında, Yargıtay, “ödemelerin uzun vadeli mi, kısa vadeli mi sigorta kollarından yapılıp yapılmadığının araştırılmadan SGK’nın talebinin mahkeme tarafından reddinin kanuna uygun olmadığını” belirtmiş ve kararı bozmuştur.

 

Olayın Kısa Özeti:

11.11.2008 tarihinde meydana gelen olayda, vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan ödemeler sebebiyle oluşan Kurum zararının tazmini amacıyla, SGK tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde, olaya sebebiyet verdiği iddia edilen üçüncü kişiler hakkında rücu davası açılır.

Asliye Hukuk Mahkemesi, SGK’nun bu talebini reddeder. SGK, kararı temyiz edince, Yargıtay 10 Hukuk Dairesi eksik inceleme gerekçesi ile mahkeme kararını bozar.

Yargıtay: Mahkemece, meydana gelen olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığı, hak sahiplerine uzun vadeli sigorta kollarından ölüm aylığı mı yoksa kısa vadeli sigorta kolları bakımından iş kazası ölüm geliri mi veyahut da her ikisinin de bağlanıp bağlanmadığı hususları davacı kurumdan sorularak eldeki davada davacı kurumca yapılan davaya konu yardımın niteliği net olarak belirlenmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

 

Bu Yargıtay Kararında Şu Hususlar Tartışılmıştır:

Kurum zararının tazmini; üçüncü kişilerin kusuru/kastı/suç sayılır hareketi/sorumluluğu; Rücu davası; Neden-sonuç bağlantısının varlığı; Kast; Suçun unsurları; Kastın varlığı için şartlar; Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kolları;

 

Yargıtay Kararında Öne Çıkan Hususlar:

Kurumun yapmış olduğu yardımları sorumlulara rücu edebilmesini sağlayan üçüncü kişinin suç sayılır hareketi, ... Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu kavramın içine hem cürüm hem de kabahat suçları girmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Kast" başlıklı 21. maddesi; "Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir." düzenlemesini içermektedir. Buna göre, Kanunun suç saydığı bir eylem dolayısıyla kişinin cezalandırılabilmesi için, kural olarak eylemin kasten işlenmiş olması gerekir. Kastın unsurları ise:

1-)Öngörme Unsuru; Failin kasten hareket etmiş sayılabilmesi için, sonuç alt unsuru da dâhil olmak üzere yasal tanımda yer alan tüm unsurları öngörmüş, yani onları bilmiş olması gerekir.

2-)İsteme (irade) Unsuru; Bir şeyin bilinmiş olması, o şeyin aynı zamanda istenmiş olduğunu göstermez. Yani, öngörme, aynı zamanda isteme anlamına gelmez. Bu nedenle, failin kasten hareket ettiğini söyleyebilmek için, başta kanunda tanımlanan sonuç alt unsuru olmak üzere, öngördüğü tüm hususları aynı zamanda istemiş olması gerekir.

Failin öngördüğü ile istediği arasında uygunluk varsa, yani öngördüğü sonuca ulaşmak için iradesini harekete geçirmişse, kastı oluşmuş sayılır ve bundan sorumlu tutulur.

5510 s. Kanun Madde 21/4: İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.

5510 s. Kanun Madde 39: Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir

5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre; Kurumun rücu hakkı, üçüncü kişinin sadece kasıtlı fiili haline özgülenmiştir. Yasanın açık ve buyurucu hükmüne göre; üçüncü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının malül kalmasına veya ölümüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin yarısından sorumlu tutulması mümkün değildir.