Bizi Bu Güzel Havalar Hasta Etti

  • Oluşturulma Tarihi : 2020-11-03 07:30:57
  • Son Güncelleme: 2020-11-03 07:49:15
  • Yazar/Hazırlayan: Mikdat KADIOĞLU
  • Yükleyen: Ersoy İnce
  • Doküman No: 293819
  •    306
  •    7
  •    0
  •    0
  •    https://isg.email/ZbgXh6

Geçen haftalar hava sıcaklıkları arada bir 15-20 °C civarında idi. Hava durumu raporlarında bir sonraki günün en yüksek hava sıcaklığının, örneğin, 18 °C olacağını da öğrenince veya azıcık bir güneş görünce artık giymekten usandığımız kazak, ceket ve paltoyu da bir tarafa atıp sokağa çıktık. Sonucunda şu anda bir çok kişi benim gibi grip veya soğuk algınlığı ile başı dertte. 


Dış ortam sıcaklığı ne olursa olsun, insanın vücut sıcaklığının 36.5 °C civarında sabit tutulması gerektiğini herkes bilir. Ama hava durumu raporlarında verilen günün tahmini yüksek sıcaklıklarının sadece öğleden hemen sonra ve kısa bir süre için gerçekleştiğini unuturuz. Böylece hava sıcaklığı 18 °C diye sabah ve akşam saatlerinde evden ya da işten dışarıya çıkınca dışarıda bizi karşılayan çok daha soğuk olan havaya hazırlıksız bir şekilde yakalanırız. Sonuçta, vücudumuz sıcaklığını sabit tutmayı, sağlamayı başaramaz ve hasta oluruz.

Hava şartlarının beden ve ruh sağlığı üzerinde etkili olduğu antik çağdan bu yana bir çok tıp uzmanı tarafından dile getirilmiştir. Örneğin, asırlar önce İstanköy Adası’nda yaşayan Hippokrates, “Havalar, Sular ve Yöreler” adlı kitabında hava, mevsim ve iklim değişikliklerinin bedensel ve ruhsal rahatsızlıklara neden olduğunu belirtmiştir. Hippokrates farklı bir yere giden her doktorun önce o yerin rüzgarlar, mevsimler ve gün uzunlukları gibi fiziki çevre şartlarını incelemelerini tavsiye etmiştir. Hippokrates aynı zamanda, ruh hastalıklarının tedavisinde ‘hava değişikliği’ yöntemini de uygulamıştır.


Benzer şekilde İbn-i Sina da, hastalıkları yenilen ve içilen şeylerden, yaştan, şehir ve iklimden kaynaklandığını belirtir. İbn-i Sina ayrıca her mevsime göre dikkat edilmesi gereken kurallardan bahsetmiş ve her mevsim için ayrı ayrı tavsiyelerde bulunmuştur. İbn-i Sina aynı zamanda zencilerin siyah tenli olmalarının nedenini de onların yaşadıkları iklime bağlamıştır. Daha sonra, İbn Haldun da dünyayı yedi iklim bölgesine ayırmış ve büyük medeniyetlerin ılıman iklimlerde ortaya çıktığını iddia etmiştir. İbn Haldun da zenci, beyaz ve sarı ırkların varlığının, yaşadıkları yöredeki havanın bileşimi ile ilişkili olduğunu ve mavi göz, sarı saç ve beyaz cildin soğuk iklimden kaynaklandığını söylemiştir. Son yıllarda meteorolojik olayların neden olduğu biyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar, mevsim ve meteotrop hastalıklar olmak üzere ikiye ayrılarak ele alınır.


 Günümüzde hava şartları ile toplumun ruh sağlığı arasındaki ilişki bazı ülkelerde o kadar iyi bir şekilde anlaşılmıştır ki adli mevzuata bile girmiştir. Örneğin, 1965 ilkbaharında Almanya’da görev yapan bir Amerikan askeri bir yaşındaki kızını ikinci kattaki dairesinin penceresinden dışarı atarak öldürmüştü. Bu olay askeri üssün dışında gerçekleştiği için Amerikalı asker sivil bir Alman mahkemesinde yargılandı. Mahkeme askere çok hafif bir ceza verdi. Çünkü olayın olduğu gün bölgede bir (sıcak ve kuru) fön rüzgarı hakimdi. Mahkeme askerin bu rüzgardan dolayı bir an için kendini kaybetmiş olabileceği kanısına vardı. Benzer şekilde, Malta Adası’nda sirocco rüzgarları bir çok suç için hafifletici neden sayılmaktadır.


İnsan konforu için ideal ve gerekli olan hava sıcaklığı 20 °C civarındadır. Bundan daha alçak veya yüksek sıcaklığa sahip havaların insan organizmasını zora sokabildiğini unutmayıp hasta olmamak için gerektiği şekilde giyinmeye ve diğer önlemleri almaya özen göstermeliyiz.

Kaynak: Mikdat Kadıoğlu, Türkport, 25.5.2000