Kabahatler Kanunu nun İçtima Hükümleri Açısından Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Suç ve Kabahatler ile Kurul’un İdari Ceza Kararlarına İlişkin Bir Değerlendirme
Gerek TCK’nin düzenlediği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin suç fiilleri, gerekse KVKK’nin düzenlediği kabahat fiilleri bir arada değerlendirildiğinde, Kurul’un idari yaptırım uyguladığı hallerin bazılarında ihlal konusu fiilin aslında suç olduğu görülmektedir. 6698 sayılı KVKK’nin yürürlükteki halinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda olduğu gibi, aynı anda (aynı fiile) hem idari yaptırım uygulanacağı, hem de ceza yargılamasının söz konusu olacağına dair bir hüküm olmadığından Kurul’un, bir fiilin, suç olduğu veya suç olduğundan şüphelendiği anda idari süreçten el çekmesi, eylemin KK’nin 15/ 3. maddesi gereğince suçtan dolayı yargılanmasının teminini sağlaması, TCK’nin 139. maddesi uyarınca şikâyete bağlı olmayan bu suçlar için suçu bildirme yükümlülüğünün ifasını da beraberinde getirecektir.
Konunun önemi, gösterilen hassasiyet ve ihlallere konu edilen fiillerin idari süreç ile ceza yargılaması sürecinden kendi boyutlarında farklı biçimlerde etkilendiği göz önüne alındığında, çokça halde, TCK uyarınca suç teşkil eden eylemler hakkında, idari sürecin işletilmesi ve idari yaptırımlarla da sürecin denetleniyor olması, bir düzenleyici denetleyici idari kuruluşun varlığı açısından son derece anlaşılırdır ve varlık sebebine uygundur. Ancak bu noktada, 6698 sayılı KVKK’de tıpkı 213 sayılı VUK’ta olduğu gibi hem idari, hem de cezai sonuçların olacağına dair açık bir düzenleme bulunmadıkça, Kabahatler Kanunu’nda, genel kural olan 15/ 3. maddesi hükmünün hakimiyeti ve etkileri nedeniyle Kurul’un yaptırım uygulama yetkisi ile ceza yargılamasının alanının sıklıkla çakışması ve bazen de çatışması sonucunu doğuracak olasılıkların gündeme gelebileceği görülmektedir.
