10- Üçüncü Kişilerin Kusuru, İş Kazasındaki İlliyet Bağını Keser ve İşverenin Tazminat Sorumluluğunu Kaldırır (Yargıtay 21 HD 2012/5289)

  • Oluşturulma Tarihi : 2019-05-05 23:44:57
  • Son Güncelleme: 2019-07-13 11:17:05
  • Yazar/Hazırlayan: Belirtilmemiş
  • Yükleyen: Ahmet Kılıç
  • Doküman No: 016951
  •    2937
  •    33
  •    3
  •    0
  •    https://isg.email/Y2Bbnp

Yargıtay 21 HD E.2012/4196, K.2012/5289, 05.04.2012

 

Olayın Kısa Özeti               :

 

Olay hakkındaki haber:

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/bagdat-a-dusen-ucak-34-eve-ates-dusurdu-5753837

 

Adana merkezli bir Türk şirketince yapımı devam eden inşaat için, işçilerin toplu olarak Adana’dan Bağdat yakınlarındaki bir havaalanına uçak ile götürülmesi sırasında bilinmeyen bir sebeple inişte uçak düşmüş, kazada 30 kişi hayatını kaybetmiştir. (Bilirkişi raporlarına göre uçakta her hangi bir kusur tespit edilememiş, pilotaj hatası nedeniyle kazanın olabileceği belirtilmiştir.)

 

Uçağın inşaat şirketi tarafından temin edilmesi sebebi ile olay iş kazasıdır. Bu sebeple ölenlerden birinin ailesi tarafından İnşaat firması ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü hakkında dava açılmış; manevi tazminat talep edilmiştir.

 

Mahkeme tarafından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın İdare Mahkemesi yetkisinde olduğu gerekçesi ile bu talep ret edilmiştir.

 

Ancak, inşaat firması aleyhine açılan manevi tazminat talebi mahkeme tarafından kabul edilmiştir. İnşaat firması tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 21 HD’ne gitmiş, Yargıtay’dan inşaat firması lehine karar çıkmış ve mahkemenin kararını bozmuştur.

 

Yargıtay ret gerekçesinde, üçüncü kişilerin kusurunun illiyet bağını keseceği vurgulanmış ve kararda “özellikle işverenin alacağı bir önlemin bulunmadığı gibi işveren açısından illiyetin kesildiği göz ardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni” olarak gösterilmiştir.

 

 

Yargıtayın Ret Gerekçesinin Detayları (Kusursuz Sorumluluk, Tehlike Sorumluluğu, İlliyet Bağı):

 

Son zamanlarda kendisini yoğun bir biçimde hissettiren teknik ve teknolojik alanlardaki bu gelişmeler, kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu kavramına ortaya çıkarmıştır. Tehlike sorumluluğunu savunanlar işverenin özen borcunu ideal ölçüler içinde yerine getirmesi halinde dahi, meydana gelen zarardan yine de sorumlu tutulması gerektiğini savunmaktadır.

 

Yargıtay uygulamasında, ilk kararlarda işverenin iş kazalarından doğan sorumluluğunun haksız fiile dayandığını kabul etmişken, zamanla işçinin daha yararına olan, akdi sorumluluk esasını benimsemiştir. Sosyal, ekonomik ve kültürel alanda meydana gelen gelişmeler nedeniyle akdi sorumluluğun da yetersiz kalması üzerine Yargıtay uygulamalarında istikrarlı şekilde tehlike sorumluluğu görüşünü kabul etmektedir.

 

Tehlike sorumluluğu, en ağır kusursuz sorumluluk halini oluşturmaktadır. Az öncede değinildiği gibi, işveren her türlü özen borcunu yerine getirmiş olsa dahi meydana gelen kazadan dolayı sorumluluktan kurtulma olanağı yoktur. Bu anlamda tehlike sorumluluğu mutlak bir sorumluluk olarak nitelendirilebilir. Bununla beraber belirtmek gerekir ki tehlike sorumluluğu bir "sonuç" sorumluluğu da değildir. Gerçekten zarar işletmeye özgü bir tehlikeden doğmamış, yani araya giren bir başka nedenden dolayı meydana gelmişse, işverenin bu zarardan sorumlu tutulmaması gerekir. Başka bir deyişle işyerinin işletilmesi veya bundan doğan tehlikeler ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı bulunmuyorsa, işverenin sorumluluğundan söz edilemez.

 

Öteki sorumluluk hallerinde olduğu gibi, tehlike sorumluluğunda da 3 halde illiyet bağı kesilebilir. Bunlar mücbir neden, zarar görenin kusuru ve 3. kişinin kusurudur. Öğretide illiyet bağını kesen nedenlerin bütün sorumluluk halleri ve bu arada tehlike sorumluluğu içinde geçerli olduğu vurgulanmaktadır. Yargıtay uygulamasında illiyet bağının sadece kusura bağlı sorumluluktan değil sebep ve özellikle tehlike sorumluluğunun kurulabilmesi için zorunlu olduğu kabul edilmektedir. İlliyet bağının kesilmesine neden olan bu çeşitli durumların öncelikle tehlike sorumluluğu içerisinde kabul edilmesi gerekir. Çünkü kusurlu olmadığı gibi, kendisinden beklenen özeni gereği gibi yerine getirmiş olan bir işvereni, işyeri ya da işletmeyle uzaktan, yakından ilgili bulunmayan mücbir nedenlerden sorumlu tutmak adalet ve hakkaniyet duygularını incitir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.3.1987 tarih ve 1986/9 – 722 Esas, 203 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır.

 

Somut olaya gelince: davacının içinde bulunduğu uçakta önceden var olan bir arızanın tespit edilemediği, her hangi bir uçuş yapı hatasına veya çalışma eksikliğine rastlanılmadığı, kazanın başka bir kalkış denemesi yapılmadan alana zamanından önce inilmek istenmesinden kaynaklandığı, pilotların uçağı riske atabilecek durumlardan kurtulmak için eğitilmeleri gerektiği Irak Sivil Havacılık Dairesi Uçuş Güvenliği Departmanının dosya içerisinde bulunan kaza sonrası nihai raporlarından anlaşılmaktadır. Nitekim hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda da uçağın hava şartları ve pilotaj hatasından düşmüş olabileceği vurgulanmıştır. Hal böyle olunca işverenin kusurunun bulunmadığı, kendisinden beklenen özeni gereği gibi yerine getirdiği, kazanın meydana gelmemesi için alacağı bir önlemin bulunmadığı, pilotaj hatasının da kusursuz sorumluluğun tüm halleri için gerekli illiyet bağını keseceği göz ardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.