Psikososyal Risk Faktörleri Bilgilendirme Rehberi
Psikososyal risklerin varlığı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kabul edilmiş ve
üzerinde birçok çalışma yapılmıştır. Özellikle iş kaynaklı stresin yol açtığı sağlık sorunları
düşünüldüğünde psikososyal risk faktörleri çalışanın verimini kötü etkileyen bir olgu olarak
kabul edilmektedir. İş kaynaklı stres sonucu sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı
artmakta bunun sonucunda psikososyal risk faktörleri çalışanın sadece çalışma hayatını
etkileyen bir unsur olmaktan çıkarak çalışanın aile ve sosyal hayatını da olumsuz olarak
etkilemektedir [1].
Avrupa ülkelerinde, çalışma ortamındaki psikososyal risklerin yaygınlığının etkisiyle, Avrupa
Birliği (AB)’nin 1989 yılında yürürlüğe giren 89/391 sayılı Çerçeve Direktifi’ne psikososyal
riskler eklenmiştir. Bu Direktifin ardından, çalışma yaşamının iyileştirmesi için çalışan Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (EU-OSHA) gibi uluslararası
kurumlar çalışan sağlığını etkileyen psikososyal risk faktörlerinin belirlenmesi ve önlenmesi
amacıyla programlar oluşturmuşlardır. Psikososyal Risk Yönetimi Mükemmellik Modeli
(PRIMA-EF) Konsorsiyumu bu oluşumlardan birisidir. Söz konusu Konsorsiyum, DSÖ’nün
bir iştiraki olarak, İngiltere’de Nottingham Üniversitesi koordinatörlüğünde Avrupa’nın belli
başlı ülkelerindeki iş sağlığı ve güvenliği kurumlarıyla birlikte psikososyal riskleri önlemeye
yönelik bir program hazırlamıştır [2]. Bu program için hazırlanan bilgilendirme rehberinde, iş
kaynaklı psikososyal riskler 10 temel kategoride toplanmaktadır. İş kaynaklı psikososyal
riskler Tablo 2.1.’de gösterilmektedir.