Üst Yapı İnşaatlarında Ön Tehlike Analizi (PHA) ile Risk Değerlendirmesi

  • Oluşturulma Tarihi : 2019-05-21 19:13:08
  • Son Güncelleme: 2019-05-21 19:13:08
  • Yazar/Hazırlayan: Belirtilmemiş
  • Yükleyen: Burak Tuna
  • Doküman No: 901701
  •    1410
  •    82
  •    1
  •    1
  •    https://isg.email/4z3rCt

Türkiye, inşaat sektörünün geliştiği ve ekonomiye büyük katkısının bulunduğu bir ülkedir. Gelişmekte olan birçok ülkenin kalkınmasında en büyük payı inşaat sektörü oluşturduğu gibi ülkemizde de durum böyledir. İnşaat sektörü, yarattığı katma değer ve istihdamın büyüklüğü ile ülke ekonomik gelişiminin lokomotifi durumundadır. “Sektöre girdi sağlayan ve faaliyetlerini bu sektördeki gelişmelere bağlı olarak devam ettiren diğer sektörlerin katkısı da dikkate alındığında inşaat sektörünün GSMH içindeki payının yaklaşık yüzde 30 seviyesinde olduğu görülmektedir”.

İnşaat sektörü ülkemiz içinde gelişmekle kalmamış aynı zamanda uluslararası  arenada da yüksek rekabet gücüne sahip olmuştur. Engineering New Records dergisinin her yıl yayınladığı “Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi” listesine 2014 yılında 42 firma ile giren ülkemiz dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer almıştır. “İnşaat sektörü, kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörün ürettiği mal ve hizmete talep oluşturmakta olup, bu yaygın etki, sektörün ‘ekonominin lokomotifi’ olma vasfının en temel göstergesidir. İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, yeni bir evde ortalama 150 farklı meslek kolunu ilgilendiren 23.000 parça bulunmaktadır. Hiçbir ekonomik faaliyetin bu kadar çok doğrudan ya da dolaylı etki oluşturma gücü olmadığı dikkate alındığında sektörün lokomotif gücünün, gelişmekte olan ülkeler için vazgeçilemez değeri daha açık olarak ortaya çıkmaktadır”.

İnşaat sektörü istihdam açısından da ciddi bir yere sahiptir. 2014 yılı Eylül ayında  inşaat sektöründe istihdam artmış ve 1.975 bin kişiye ulaşarak toplam istihdam içinde %7.5’luk bir paya sahip olmuştur. İstihdamın artması ve istikrarlı büyüme hedefleri ekonominin inşaata olan ihtiyacını da beraberinde artırmaktadır.

Ekonomik açıdan ülkemizin atardamarlarından birisi konumundaki inşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliği açısından karamsar bir tablo mevcuttur. Diğer ülkelerde de olduğu gibi bazı işkolları çok tehlikeli sınıfta yer almaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre inşaat işçileri, diğer sektörlerde çalışan işçilere oranla 3-6 kat daha fazla kazaya uğrama riski taşımaktadırlar.

İnşaat işyerleri 26/12/2012 tarih ve 28509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş  Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Tebliği”ne göre çok tehlikeli sınıfta yer almaktadır.